Üç Silahşörler Kitap Özeti
Üç Silahşörler Kitap Özeti
1625 Nisan’ın ilk pazartesi günü bir Pazar şehri olan Meung büyük bir kargaşa içerisindeydi.Etrafta koşuşturan kadınlar çığlık atan ağlayan çocuklar şehirde büyük bir huzursuzluk olduğunu gösteriyordu.Bazen çevrede dolaşan iyi kıyım adamların bellerinde ki hançerleri ve diğer silahlarını saklamak için ceketlerini sıkı sıkı kapatıkları görünüyordu.Fransa da kral Kardinal savaşıyordu.
İspanya kralla savaşıyordu.Bunların dışında Fransız kasabalarını huzursuz eden diğer hususlar hırsızlar,dilenciler,haydutlar ve işsizlerdi.Kralın silahşörleri Kardinal’in adamları sürekli mücadele halindeydi.Fransız kralının muhafızı Dartanyan’ı özel bir görevle İngiltere’ye gönderilmişti.Kardinal’in arkadaşı olan Dükü Kardinal’a araların bozuktu.O gün Dük telaş içindeydi.Kralın muhafızı Dartanyan ile birlikte at sırtında uçarcasına gidiyorlardı.Yolda Dük Dartanyan’a ısrar etti bildiklerini anlatmasını istedi.Anlatınlanlarla kendi bildiklerini bir araya getirince her şey daha iyi anlaşılıyordu.Kraliçenin gönderdiği mektupta çok az şey anlatılmasına karşın ne kadar ciddi bir durumla karşı karşıya olduklarını şimdi anlıyordu.Ama Dük’ü asıl şaşırtan elinden geleni yapmasına karşın Kardinal’in delikanlıyı yolundan çevirmeyi başaramayışıydı.Dük şaşkınlığını belirtince Dartanyan alınan önlemleri yol boyunca üç arkadaşının kanlar içinde kalışını kraliçenin mektubunda delik açan kılıç vuruşunu bir bir anlattı.
Dük bir yandan delikanlının sözlerine kulak verirken bir yandan da delikanlıyı süzüyordu.Daha yirmi yaşında bile göstermeyen bu gençte rastladığı yiğitlik ve bağlılığı bir türlü aklı almıyordu.Kısa sürede Londra kapılarına ulaştılar.Konağın bahçesine gelince Dük’ü atında atladı.Basamakları hızla çıkıp sahanlığa geçip yatak odasına vardı.Dartanyan ardından yetişmekte güçlük çekiyordu.Dük yatak odasının girişindeki kapıyı boynundaki zincire asılı anahtarla açtı.Kararsızlık içince arkadasın da bekleye Dartanyan’a dönerek gelin dedi.Majesteleri huzuruna çıkma mutluluğu size verilirse gördüklerinizi ona da anlatın.Dük’ün ardından içeri giren Dartanyan kendini İran ipekleriyle kaplanmış mumlarla aydınlatılan küçük bir kilise de buldu.Mihrabı andırır bir yükseltide kırmızı beyaz tüylerle bezeli mavi kadife bir gölgelik altında Avusturya prensesi Anna’nın portresi vardı. Gerçeğine o kadar yakın ve canlıydı ki Dartanyan nerdeyse konuşacağını sandı.Dük mihraba yaklaştı diz çöktü.İçinde elmas bir gerdanlığın bulunduğu kutuyu alıp açtı.Üstünde elmasların sıralandığı mavi kurdeleyi çıkardı.Alın dedi.Onları kraliçe vermişti benden şimdi geri istiyor.Sonra elmasları teker teker öptü.Ancak aniden irkildi ve bir çığlık attı.Her şey mahvoldu diye bağırmaya başladı. Dük’üin rengi solmuştu.İki elmas eksik.Çaldılar onları kesin Kardinal’im işi bu.Bakın taşları tutan şerit makasla kesilmiş.Bir kes takmıştım onları bir hafta önce Windsor’da kralın düzenlediği baloda.Şimdi hatırlıyorum dargın olduğum kontes winter o sırada barışmak için bana sarılmıştı.O kesmiş olacak.Demek ki bu kadın da Kardinal’i n ajanı demek dünyanın her yanında Kardinal’in ajanları var öylemi diye bağırdı Dartanyan.Kraliçenin elmasları takacağı balo pazartesi günü verilecekti.Beş günleri vardı.Dük’e göre bir süre eksik ama elmasları yerine koymak için yeterliydi.Uşağına kuyumcusuyla sekreterini buyurdu.Hemen masanın başına geçip emir mektubu yazdı.Buna göre hiçbir gemi Britanya limanlarında izin almadan ayrılmayacaktı.Gelen sekretere emir verip Lord Şansölye’ye götürmesini bildirdi.Kral bunun nedenini sorarsa savaşa kadar verildiğini ve böylece Fransa’ya karşı ilk saldırının başlamalarını söylemesini istedi.Sonra da Dartanyan’a dönerek elmasları çıkmamışsa artık sizden önce oraya varamaz dedi.Dartanyan biz çoktandır elmasları aldık artık Dartanyan uzaklara gidip mutlu bir şekilde yaşadı.